1900'lerde Rusya'nın keşfi Cartier'nin stil yolculuğunda önemli bir aşama olmuştur; daha doğrusu bir karşılaşma. Bu taç, geleneksel bir Rus baş süsü olan Kokoçnik'in çağdaş bir versiyonudur.
Jacques Cartier, 1911'de gittiği Hindistan'dan yeni bilgi birikimleri, kraliyet törenlerinin ihtişamı ve oymalı taşlara karşı gelişen özel bir ilgiyle dönmüştür. Yaprak, tomurcuk ve çilek şeklinde yontulmuş safir, yakut ve zümrütler: 1920'lerde yaratılan Tutti Frutti, Cartier'nin simgesidir. Canlılığı günümüzde hacim, renk ve biçim oyunları ile ilgili çok sayıda araştırmayla yansıtılan bir tarz.
Eski ve tutkulu bir İslam sanatı koleksiyoneri olan Louis Cartier, bu etkiler sayesinde soyut sanata yönelmiştir. Saf çizgiler ve geometrik işaretlerle bu ilham verici karşılaşma modernliğe giden yolu açar. Cartier, günümüzde tüm çağdaş tasarımları etkileyen yeni bir stil sözlüğü yaratmıştır. 1923 yılına ait bu taç bunun bir örneğidir.
20. yüzyılın şafağında, Cartier Asya kıtasının zenginliğini keşfetti: ideogramlar, mitler ve lake, yeşim taşı veya mercan gibi değerli materyaller. 2018 yılında Japonya, bileziğe dönüştürülebilen bir kolye yaratmak için mücevher zanaatkarlarına ilham kaynağı oldu. Maison'un imza renk armonisini (siyah, kırmızı ve beyaz) esas alarak, pırlanta, mercan ve oniks ile zenginleştirildi.
Cartier, zengin estetik terimlerle dolu bir ilham bölgesi olan Afrika'yı düzenli olarak anmaktadır. Çizim ve malzemelerin stilize veya soyut yaratıcı keşiflerinin yolunu açan bir karşılaşma. Spinel taşlarının kenarlarında bu kolye toplam 7,58 karat iki turuncumsu pembe spinel taşı ve toplam 8,39 karat iki G üçgen basamaklı kesim pırlanta sergiliyor.